Kategori arşivi: KARI KOCA HAKLARI

Hadis-i Şerif

Bir kadın, kocasını güzel karşılar, güzel sözler söyleyerek hoşnutluğunu kazanmaya çalışırdı.

Peygamber efendimiz aleyhisselam, kadının bu hareketinden dolayı kocasına buyurdu ki:

(Hanımına selam söyle, yarı şehid sevabına kavuştuğunu haber ver!) [Şir’a]-Hadis-i Şerif

Hesabı sorulmayacak harcamalar.

Hesabı sorulmayacak harcamalar.

Dört nevi para harcama vardır ki, kıyamet gününde kul bu harcamalardan mesul olmaz:

l. Ana ve babasına harcadığı para masraf.

2. İftar için harcadığı paralar

3. Sahur için harcadığı paralar, masraflar

4. Bir de ehl ü iyali için harcadığı paralar, masraflardır.

Dinar denilen o günkü para o da dört maksatla harcanır:

1. Birisi fisebilillah harcanan paralar.

2. Miskinlere harcanan paralar.

3. Kölelere harcanan paralar.

4. Ehline, evine, çoluk çocuğuna harcanan paralardır.

Fakat bunun en büyük ecri ve sevabı olan ise, ehline harcadığı paralardır.

 

Kadının, Kocası Üzerindeki Hakları

Kadinlarin kocalari üzerinde bir cok haklari vardir. Baslicalari, erkeklerin kadinlara karsi iyi huylu olmaiari ve akilca noksan olmalarini hesaba katarak onlara merhamet olsun diye eziyetleri katlanmaktir.

Allah Teâlâ (C.C.) buyuruyor ki:

“Ey müminler! Kadinlara zorla mirasçi olmaniz ve kendilerine vermis oldugunuz mehrîn bir kismini elde etmek için onlara baski yapmaniz helâl degildir. Meger ki, arayi açacak bir fuhus irtikâp etmis olsunlar. Onlar ile iyi geçininiz. Eger hosunuza gitmemislerse, olabiiir ki, hosunuza gitmeyen bir seyde Allâh bir cok hayir takdir etmis olur.”

(Nisa Sûre-i Celilesi: 19)

Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki: *.

“(Bir kadindan bosanip baska bir kadin ile evlenirken) ilk esinize verdiginizi nasil alirsiniz ki, birbirinize kaynastiniz. Üstelik kadinlar sizden agir söz aldilar.”

(Nisa Sûre-i Celilesi: 21)

Yine Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:

«— Allah’a hiç bir seyi ortak kosmaksizin O’na kulluk ediniz. Ana-babaya, yakinlara, yetimlere, yoksullara, yakin komsuya, uzak komsuya, esinize, yolda kaimslara ve eliniz altindakilere karsi iyi davranin. Hiç süphesiz Allah Teâlâ, kendini begenmis ve böbürlenen kimseleri sevmez»

(Nisa – 36)

Peygamber’imiz ölürken son olarak üc seyi vasiyyet etti. Konusurken peltelesen dili sonunda sustu, söyle buyuruyordu:

«— Namaza, namaza. Elinizin altindakilere.. Onlara güçlerinin üzerinde yük yüklemeyin. Kadinlar hakkinda Allâh’dan korkun, Allâh’dan korkun.. Onlar sizin elinize düsen birer esirdir.. Onlari Allah’in emâneti olarak aldiniz.. Avret yerleri Allah’in buyrugu uyarinca size helâl oldu…»

Peygamber’imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

“Kadinin huysuzluklarina sabirla katlanan erkeklere Ulu Allah, karsilastigi belâlara katlanan Eyyûb (A.S)’e verdigi mükâfati verir. Kocasinin huysuzluklarina katlanan kadinlara da Firavun’un karisi Âsiye’ye (A.S.) verdigi sevabi verir.»

Bilesin ki, kadina iyi huylu olmak sadece ona karsi fena davranmamak degil, ondan karsilastigi sikintilara katlanmak hattâ Peygamber’imizi nümûne alarak taskin ve sinirli anlarinda yaptigi gibi; onlara karsi
yumusak davranmaktir. Peygamberimizin esleri, bozan O’nun sözlerine karsilik verirlerdi. Hattâ zaman zaman içlerinden bazilari. O’nunla aksama kadar bir gün küs kalirlardi.

Bir gün Hz. Ömer’in esi kendisine sözle karsilik verince Hz. Ömer esine «Bana karsi mi koyuyorsun» dedi. Esi de «Peygamberimiz senden daha üstün oldugu halde ona bile esleri karsilik veriyor» dedi. Hz. Ömer «Eger Hafsa Peygamber’imize karsi koyuyorsa aldandi ve yandi» dedi. Arkasindan kizi Hafsa’ya Peygamber’imize sözle karsilik vermemeyi telkin ederek «Sen Ebû Bekir’ in kizma bakip, Peygamber’e sözle karsilik verme. O, peygamber’imizin sevgilisidir» dedi.

Anlatildigina göre, baska bir sefer de Peygamber’imizin eslerinden birisi O’nun gögsüne vurdu, bunun üzerine kadinin annesi onu davranisindan vazgeçirmeye çalismis, fakat Peygamber’imiz «Birak onu, onlar daha ilerisine gidiyorlar» buyurmus.

Diger bir seferinde Peygamber’imiz Hz. Ayse ile tartismisti, oraya Hz. Ebû Bekr’i hakem koymuslar. Hz. Ebû Bekr Peygamber’imiz Hz. Ayse’ye «Sen mi konusacaksin, yoksa ben mi konusayim» diye sorunca Hz. Ayse O’na «Sen konus, fakat sadece dogruyu söyle» diye cevap verdi. Bu söze sinirlenen Hz. Ebû Bekr kizina sert bir tokat atarak agzini kanatti ve ona «Ey nefsinin dostu! O dogrudan baska bir söz söyler mi ki» dedi. Hz. Ayse de Peygamber’imize siginarak. O’nun arkasina geçti Peygamber’imiz de Ebû Bekr’e «Seni bunun için çagirmamistik ve böyle yapmani istememistik» dedi.

Bir defasinda da Hz.Ayse öfke içinde Peygamber’imize «Sen kendinin peygamber oldugunu da söylüyorsun daha! dedi. Peygamber’imiz bu söze gülümsedi ve yumusak huyluluk ile gönül genisligi ile katlandi.

Peygamber’imiz Hz. Ayse’ye

«Ben senin öfkeli ve hosnut anlarini ayird edebiliyorum» dedi. Hz. Ayse «Nasil anliyorsun» diye sordu.

Peygamber’imiz «Hosnutken «Muhammedin (S.A.S.) Rabb’i hakki için hayir» dersin. Buna karsilik öfkeli iken «Ibrahimin (A.S.) Rabb’i hakki için hayir» dersin, buyurdu. Hz. Ayse de Peygamber’imize «iyi bildin, kizinca adini anmiyorum.» dedi.

Söylendigine göre. Islâm’da ilk sevgi Peygamber’imiz ile Hz. Ayse arasindaki sevgidir. Peygamber’imiz O’na

«Ebû Zer (R.A.) Ümmü Zerr’e karsi ne ise. Ben senin için oyum. Su farkla ki, ben seni bosamam» buyurdu.

Peygamber’imiz diger eslerine de söyle buyururdu.

«Beni Hz. Ayse (R. Anha) konusunda üzmeyin, çünki Allah’in adina yemin ederek söylüyorum ki, onunkinin disinda, hiç bir esimin yataginda iken bana vahiy inmis degildir.»

Enes Ibni Mâlik buyurur ki;

«Peygamber’imiz kadinlara ve çocuklara karsi insanlarin en sefkatlisi idi.

Erkegin karisina karsi görevlerinden biri de nese, saka ve oynasma ile kadinin karsilastigi sikintilari gidermektir. Çünki böyle davranmak onlarin gönlünü hos edecek en geçerli yoldur.

Peygamber’imiz esleri ile sakalasir, davranis ve tutumlarinda onlarin anlayis seviyesine inerdi. Hatta bildirildigine göre Hz. Ayse (R. Anha) ile arasinda kosular düzenler, bazan biri, bozan da öbürü kazanirdi. Peygamber’imiz kazaninca «Bu, senin kazandigin filân kosunun karsiligidir» diye buyururdu.

Bildirildigine göre. Peygamber’imiz insanlar arasinda kadinlara karsi en müsfik olani idi.

Hz. Ayse der ki!

«Bir Asure Günü gülen, oynasan, zenci ve zenci olmayanlardan biraraya gelmis bir oyuncu gurubun gürültülerini duydum. Peygamber’imiz bana

«Onlarin oyunlarini görmek ister misin» dedi. «Evet» dedim. Bunun üzerine Peygamberimizin çagrisiyla evin önüne geldiler. Peygcmber’imiz kapiya geldi, ovucunu kapiya dayadi, elini uzatti, ben de çenemi O’nun koluna daayadim ve disardan oynayanlari seyretmeye koyuldum. Peygamber’imizin bir kaç defa «Artik yeter mi?» demesine ragmen ben de iki üç kere O’na «Sus, konusma dedim. Nihayet yine «Artik yeter mi demesi üzerine «Evet» dedim de oyunculara gitmelerini söyledi, onlar da çekip gitti.»

Peygamber’imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Imani en olgun mü’minler, huyu en güzel olan ile esine karsi en tatli davrananlardir.»

Peygamber’imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— En iyiniz eslerine karsi en iyi davrananinizdir. Ben, içinizde eslerine karsi en iyi davrananinizim»

Hz. Ömer bütün sertligine ragmen buyurur ki; «Erkegin ailesi içinde çocuk gibi olmasi ve gerektigi zaman erkekligini ortaya koymasi gerekir.»

«Ulu Allah (C.C) burnu havada ve huysuz kimselerden nefret eder» mânâsina gelen hadisi izah ederken, burada esine karsi sert devranan kendini begenmislerin ikaz edildigi ileri sürülmüstür.

Ayrica «Kaba, hirçin ve sonra da alçak (kimselere uyma)» mealindeki âyette gecen «kaba» deyiminden «Esine karsi kati kalbi olanin kaba sözlerinin kasdedildigi ileri sürülmüstür. (Kalem – 13).

Peygamber’imiz dul bir kadin ile evlenen Cabir’e

«Bir kiz ile evlenseydin der, onunla o da seninle oynasirdi» buyurdu.

Bedevi bir kadin, kocasinin ölümü dolayisiyle söyle der; «Allah adina yemin ederim ki, o evde güleryüzlü, disarda az konusan, buldugunu yiyen ve kaybolanin hesabini sormayan bir adamdi.»

Kedinin kocasi üzerindeki diger bir hakki da sakalasmada, iyi huyluluk ve uyarililikla kadinin huyunu bozacak, onun gözündeki itibârini büsbütün kaybedecek bir asiriliga düsmeden ölçüyü muhafaza etmeyi bilmesi, kötü bir davranis karsisinda itidal ve vakarini elden birakmamasi, kesinlikle kötülüge kapi açilmasini kolaylastirmamasi, Islâm ile ve insanlikla uyusmayan hareketler karsisinda kükremeyi ve onlara karsi koymayi bilmesidir.

Hasan-ül Basrî buyurur ki;

«Allâh adina yemin ederek söylüyorum, karisinin her arzusuna uyan erkegi Allâh, Cehennem’e atar»

Hz. Ömer buyurur ki; “Kadinlarin arzularina karsi durunuz, çünki onlarin arzularina karsi durmada bereket vardir.”

Bir halk sözü «Kadinlara danisin, fakat dediklerini yapmayin» der.

Peygamber’imiz

«Karisina köle olan mahvolur» buyuruyor.

Peygamber’imizin böyle buyurmasinin hikmeti sudur:

Erkek karisinin arzularina uyunca, onun kölesi olur ve mahvolur. Cunki, Ulu Allah erkegi kadina hâkim kilmisken, böyle bir koca kendini karisinin boyunduruguna teslim etmis oluyor, böylece de isi tersine çevirmis. ilâhi hükmü ters yüz etmis ve seytena itâat etmis olur.

Nitekim Ulu Allah, seytanin yoldan çikarici azmini naklederek buyuruyor ki:

«— Allah (CC.) onu (seytani) rahmetinden kovunca (Seytân) dedi ki, «Mutlaka kullarin üzerinde belirli bir pay edinecegim.
Onlari saptiracak, bos kuruntularin tutkusuna yakalatacak, üzerlerinde nüfuz kuracagim da davarlarin kulaklarini yaracaklardir. Yine onlar üzerinde nüfuz kuracagim da Allah’in yaratilis hikmetini degistireceklerdir» Kim Allah’i birakarak seytani efendi edinirse, hiç süphesiz, apacik sekilde hüsrana ugramistir»

(Nisa – 118-119)

Erkegin, sözüne uyulan taraf olmasi gerekir. Karsi tarafa uyan kimse olmak, onun yaratilis hikmetine ters düser. Çünki Ulu Allâh;

«Erkekler, kadinlar üzerine hâkimdirler.»

(Nisa – 34) buyurarak erkegin hâkimiyetini belirtirken; “Kapinin yaninda kadinin efendisi iîe karsilastilar.” tecündeki âyette erkegin kadirim efendisi oldugunu bildiriyor (Yusuf – 25) Buna göre efendi, köle haline gelince Allah’in nimetine karsi nankörlük edilmis demektir.

Kadinin nefsi de, senin nefsin gibidir. Onun dizginini biraz gevsetirsen. Seni uzaklara surükleyip götürür. Eger yularini bir parça gevsetirsen, seni bir arsin öteye çeker. Buna karsilik eger onun dizginine hakim olur, sikilacak yerde avucunda simsiki tutarsan ona hakim olursun.

Imam-i Safiî buyurur ki;

«üç kimseye sen iyi davrandikça sana ihanet ederler. Sen onlara ihanet edersen, onlar sana karsi iyi davranir: Kadin, hizmetçi ve sefil insân»

Imâm-i Safii , bu sözü ile sertligi yumusaklikla ve aciligi tatlilikla atbasi yürütmeyen katiksiz bir iyiligi kasdetmektedir.

Erkeklerin kadin üzerindeki haklari nelerdir?

Erkegin hanimi üzerinde hakki çoktur. Kadin kocasi ile iyi geçinmelidir! Hadîs-i serîfte buyuruldu ki: (Kadinin cihâdi, kocasi ile iyi geçinmektir.) [Taberânî]

Bir kadin, kocasini güzel karsilar, güzel sözler söyleyerek hosnutlugunu kazanmaya çalisirdi. Peyamber aleyhisselâm, kadinin bu hareketinden dolayi kocasina buyurdu ki: (Hanimina selâm söyle, yari sehid sevâbina kavustugunu haber ver!) [Sir’a]

[Asagida siyah harferle yazilanlarin hepsi hadîs-i serîftir]

Kadinlarin Cennete girmeleri erkeklere göre daha kolaydir. (Kadin, bes vakit namazi kilar, orucunu tutar, kendini yabancilardan korur ve kocasina muti olursa, Cennete girer.) [Ibni Hibbân]

Erkegini râzi eden kadin için korku yoktur: (Kocasi râzi oldugu halde ölen kadin Cennete girer.) [Tirmizî]

Kadina zînet esyâsi mubâhtir. Zînet almak için kocasini müskül duruma düsürmemeli, yabancilara zînetlerini göstermemelidir! Böyle olunca zînetleri Cennete girmelerine ma’nî olmaz. (Cennette kadinlarin az oldugunu gördüm. Sebebini sordum. “Onlari altin ve zînet esyâsi mesgûl etti.” dediler.) [I. Ahmed]

Kocasina, elinden geldigi kadar güler yüzlü davranip, sevgi göstermeli, dili ile de onu incitmemelidir. (Kiyâmette Allahü teâlâ, kocasina dili ile eziyet eden kadinin dilini 70 arsin uzun yapip, boynuna dolar. Kocasina kötü gözle bakan kadini da basi kesik ve bedeni parçalanmis hâle çevirir.) [Sir’a]

(Senden ne gördüm) diyerek küfrân-i ni’mette bulunmamalidir! (Eger kocalarina karsi küfrân-i ni’mette bulunmasalar, namaz kilanlar hemen cennete girerdi.) [Sir’a]

(Cehennem halkinin ekseriyetini kadinlarin teskil ettigini gördüm. Sebebi de, çok la’net ederler ve kocalarina karis küfrân-i ni’mette bulunurlar.) [Buhârî]

Kocasina bir iyilik yapmissa, basina kakmamalidir. Yeme ve giyme gibi husûslarda kocasini üzmemeli, yapamiyacagi seyi ondan istememelidir! Kocasinin serefini korumali, her iste onun rizâsini kazanip gönlünü hos etmeye çalismalidir! (Kocanin hanimi üzerindeki hakki, benim sizin üzerinizdeki hakkim gibidir. O hâlde kocasinin hakkini gözetmiyen, Allah’in hakkini gözetmemis olur.) [Sir’a]

Kadin, kocasini üzmemelidir. Birgün Hz. Fâtima, agliyarak babasinin huzûruna geldi. Resûlullah buyurdu ki: – Yâ Fâtima, niçin agliyorsun? – Kasitsiz söyledigim bir sözden Ali bana kizdi. Özür diledim. Fakat onu üzdügüm için agliyorum. – Kizim, bilmez misin, Allahü teâlânin rizâsi kocanin rizâsina baglidir. Ne mutlu o kadina ki dâima kocasinin rizâsini arar, kocasi ondan râzi olur. Kadinlar için en üstün ibâdet, kocasina itâ’attir. Erkek, hanimindan râzi olunca, o kadin istedigi kapidan Cennete girmeye hak kazanir. Kocasini üzen kadin, onu râzi edinceye kadar, Allahü teâlânin la’netinde olur.) [R. Nâsihîn]

Kadinlara Nasîhat Imâm-i Rabbânî hazretleri, sâliha bir hanima yazdigi mektûpta buyuruyor ki: Kalb, göze tâbidir. Gözler harâmdan sakinmazsa, kalbi korumak güç olur. Kalb, harâma dalarsa, günâhlardan sakinmak güç olur. O hâlde, îmâni olanlarin, harâm islememesi, harâma bakmamasi lâzimdir. Erkeklerin homoseksüel olmasi harâm oldugu gibi, kadinin da homoseksüel olmasi, ya’nî herhangi bir kadina sehvet ile dokunmasi ve bakmasi harâmdir. Kadinlarin, kadinlara sehvet ile bakmasi ve dokunmasi, kocasindan baskasina, erkek ve kadin, kim olursa olsun, yabanciya süslenmeleri câiz degildir. Erkekle kadin, baska cinsten olduklari için, bir araya gelmeleri nisbeten güçtür. Kadinin kadina yaklasmasi ise daha kolaydir. Bunun için kadinin kadina bakmasi ve dokunmasi, erkegin kadina ve kadinin erkege bakmasindan daha kötü olabilir. Lezbiyenlige fransizca safizm deniyor. Erkegin erkek için ve kadinin kadin için avret yeri, diz ile göbek arasidir. Bir kadin, baska bir kadinin, göbek ile diz arasina bakamaz. Zarûretsiz bakarsa, harâm islemis olur. Kadinin yabanci erkek için avret yeri, el ve yüzünden baska, bütün bedenidir. Baskasinin avret yerine, lüzûm yokken, sehvetsiz de bakmak harâmdir.

Hadîs-i serîfte (Erkek, erkegin ve kadin da kadinin avret yerine bakmasin) buyuruldu. (Esi’at-ül-leme’ât)

Hz. Ümm-i Seleme vâlidemiz anlatiyor: Resûlullahin yaninda iken, iki gözü de görmiyen Ibn-i Ümm-i Mektûm hazretleri, izin isteyip içeri girdi. Resûlullah bize, (Içeri girin) buyurdu. (O a’mâ degil mi, bizi görmez) dedim. (O sizi görmüyorsa, siz onu görüyorsunuz) buyurdu. (Tirmizî, Ebû Dâvüd)

Erkeğin kadını üzerindeki hakları

 

 

1- Erkekler kadınlar üzerinde ziyade kaimdirler. Çünkü Allah’u teâlâ onların bazısını bazısı üzerine tafdil  buyurmuştur. Mallarından infak etmektedirler. İmdi Salih kadınlar itaatlidirler. Allah’u teâlâ’nın hıfzı sayesınde gaybı muhafazakardırlar. Serkeşliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince onlara nasihat veriniz ve onları yataklarında yalnız bırakın ve onları dövünüz Fakat size itaat ederlerse artık onların aleyhlerinde bir yol aramayın. Şüphe yok ki Allah’u teâlâ çok yücedir, çok büyüktür. (Sure-i Nisa Ayet 34)

 

2- Amr ibnil Ahvas (Radiyallahu anhü) anlatıyor.: Resulullah  (Aleyhis selâtü ves selâm) buyurdular ki:

“Kadınlara karşı hayırhah olun. Çünkü onlar sizin yanınızda esirler gibidirler. Onlara iyi davranmaktan başka bir hakkınız yoktur ; yeter ki onlar açık bir çirkinlik işlemesinler. Eğer işlerlerse yatakta yalnız bırakın ve şiddetli olmayacak şekilde dövün. Size  itaat ederlerse haklarında aşırı gitmeye bahane aramayın. Bilesiniz kadınlarınız üzerinde haklarınız var. Kadınlarınızın da sizin  üzerinizde hakkı var. Onların üzerindeki hakkınız; yatağınızı  istemediğinize çiğnetme

meleridir. İstemediklerinizi evlerinize almamalarıdır. Bilesiniz onların sizin üzerinizdeki hakları: Onlara giyecek ve yiyeceklerinde iyi davranmalarınızdır”

[Kütübü Sitte Cild – 10, Hadis No: 3303; Sünen-i Tirmizi Cild-2, Hadis No: 1172; İhyau Ulumiddîn Cild-2, Hadis No: 157, Sayfa 111; Marifetnâme Sayfa 1086; Durret’ül-Vâizin, Cild-1 Sayfa 223; Tam ilmihal  (Saadeti Ebediye), Sayfa 600; El uhudul Kübra, Sayfa 403; Seçme Hadisler, Hadis No:58, Sayfa 171]

3- “Ebû Hurre er-Rukaşi amcasından naklen Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

– Eğer siz onların isyan etmesinden endişe ediyorsanız, onların yataklarından ayrılın.”

Ravi (Hammad) dedi ki: Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) :

“Onların yataklarından ayrılın” sözü ile “onlarla cima etmekten  uzak durunuz” demek istiyor. (Sünen-i Ebû Davud , Cild-8, Hadis No:2145; Dürret’ül Vaizin, Cild-1,Sayfa 223)

 

4- Hakim Ebû Hasan Serdarî, Ebû Ahmed hülvânî, Abbas bin Muhammed, Yahya bin muin, Ebû Havs İbar, Hecade Atiye Ufî yolu ile gelen rivayette, İbn-i Ömer (Radiyallahu anhü)  Resulullah (Sallallahu aleyhi vesellem) ‘in şöyle buyurduğunu anlattı:

“Hepiniz çobansınız, hepiniz güttüklerinizden (yaydıklarınızdan) sorumlusunuz. İnsanların üzerine önder olan idareci bir güdücüdür, onlardan sorumludur. Kadın kocasının evinde güdücüdür, kendisine teslim edilenden  sorumludur. Dikkat ediniz, hepiniz çobansınız, güttüklerinizden sorumlusunuz. (Tenbihu’l Gafilîn, Sayfa 603; Seçme Hadisler, Hadis No: 79, Sayfa 182)

5- Erkeğin kadın  üzerindeki hakkı daha büyüktür. Çünkü kadın aslında erkeğin kölesi, hizmetcisidir.

Hadis-i şerifde: “Eğer kulun kula secde etmesini  emretseydim kadınların  kocalarına secde etmelerini emrederdim.” buyuruldu.

[ Kimyayı saadet Sayfa 224; Nura doğru Cild-2, Sayfa 960,963; Kütübü Site cild-10, Hadis No: 3293; Sünen-i İbn-i Mâce  Cild-5, Hadis No: 1852; Sünenb-i Ebû Davud, Cild-8 Hadis No. 2140; Günyetüt Tâlibîn Sayfa 170-173; İhyau Ulumiddîn Cild-2, Hadis No: 253,Sayfa 150;  Şevahidün-Nübüvve sayfa  170; Sünbe-i Tirmizi Cild-2, Hadis No:1168; Riyazüs-Salihiyn (Aslı ve tercümesi) Hadis No: 285, Sayfa 233, Seçme hadisler Hadis No: 74, 75, Sayfa 179-180]

6- Eğer bir kimseye, başka birine secde etmesini emredecek olsa idim, mutlaka karısını kocasına  secde etmesini emrederdim. (Kimya’yı saadet, Sayfa 224; Sünen-i İbn-i Mace, Cild-5, Hadis No: 1852;

Gunyet’ut Talibiyn, Sayfa 150; Riyazüs-Salihiyn, Hadis No: 233,285; Şevahidün-Nübüvve, Sayfa 170-173; Sünen-i Ebû Davud, Cild-8, Hadis No:272;Muhtar’ul Ehadisin  Nebeviye, Hadis No:981.)

 

7- Muhammed’in nefsi yed’i kudretinde olana yemin olsun ki, kadın kocasının bütün haklarını vermedikçe Rabbı-

nın hakkını vermiş sayılmaz. Kocası kadını ile cinsî münasebet kurmak istese, o devenin sırtında dahi olsa  onun arzusunu yerine getirmelidir.

(Sünen-i İbn-i Mâce , Cild-5, Hadis No: 1852, 1853; Kütüb-i Site, Cild-17, Hadis No:6566; Sünen-i Tirmizî Cild-2, Hadis No: 1168; İslamda Helaller ve haramlar, Cild-1, sayfa 123-124; Ramuz’ul Ehadis, Hadis No:4434, 5747; Muhtar’ul Ehadisin Nebeviye Hadis No 981; İhyau Ulumiddîn, Cild-2, Hadis No: 253; Gunyet’üt Talibîn, Sayfa 150; Sünen-i Ebû Davud Cild-8, Hadis No: 2140; Şevahidün-Nübüvve Sayfa 171-173)

8- Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) buyuruyor ki:

“Koca, bir ihtiyaç dolayısı ile karısını çağırdığı vakit kadın bu çağrıya koşmalıdır. (Nura doğru, Cild-2, Sayfa 961; Sünen-i İbn-i Mace, Cild -5, Hadis No:1854, İhyau Ulumid-dîn  Cild-2,  Hadis  No: 247,-

sayfa  148; Sünen-i Tirmizi Cild-2, Hadis No: 1169; Seçme hadisler, Hadis No: 175, Sayfa 180; Ayrıca Neseî de rivayet etmiştir.)

 

9- Tirmizî ve Neseî ve İbn-i Hibban merfuan hadisi rivayet ediyorlar:

“Bir erkek bir işi (şehvetini dindirmesi) için  eşini çağırdığında eşi tandır başında  ateş karşısında  olsa da kocasının bu çağrısına koşmalıdır. [İmâm-ı Şa’ranî (El uhudul kübra) sayfa 405]

10- Ebû Hureyre (Radiyallahu anhü) den  Resûl’ü Ekrem (Sallallahu aleyhi vesellem)  şöyle buyurmuştur :

“Adam karısını yatağına çağırdığında  imtina eder, gelmezse; Ona melekler sabaha kadar lânet ederler.” (Seçme hadisler, Hadis No: 94, Sayfa No: 191)

11- Resûl-u Ekrem (Sallallahu aleyhi vesellem) :

“Cehennemi gördüm; bir de baktım ki, halkının ekseriyetini  kadınlar teşkil ediyor, buyurdu. Neden böyle olduğunu soranlara da Resûl-u Ekrem şu cevabı verdi.

– Onlar çok lânet eder ve kocalarına karşı küfrân-ı nimet ederler de ondan. Dedi.” (İhyau Ulumiddin, Cild-2, Hadis No: 249; Sahihi Buhari Cild-11, Hadis No: 1819; Hayat düsturları, Sayfa 249)

 

12- Diğer bir haberde :

“Cennete muttali oldum; bir de baktım ki, ekalliyetini (en azını) kadınlar teşkil ediyor. Bunun üzerine

–  Kadınlar nerede? Diye sordum.
Bana:- Onları  altın ve zaferan gibi süs eşyası meşgul etti, dediler.”
(İhyau Ulumid-dîn Cild-2, Hadis No:250; Nûra Doğru, Cild-2, Sayfa 962)

13- Erkeğin kadın üzerindeki hakkı şöyledir:

“Kadın evde oturmalı, kocasından izinsiz dışarı çıkmamalı, kapıda ve terasta durmamalı, komşularla sık sık görüşmemeli, fazla konuşmamalı, bir işi düşmeden yanlarına gitmemeli, kocasından iyilikten başka konuşmamalı, oynama ve yatma gibi mahrem işlerinden bahsetmemeli, her işinde kocasının istediği üzere, onu memnun etmeye gayret etmeli, kocasının  malına hıyanet etmemeli, sevmeli ve acımalıdır. Kocasının haline kanaat etmeli, fazla bir şey istememelidir. Kocasının hakkını akrabalarından önce tutmalıdır. Daima kendini temiz tutmalı, sohbet ve yatmaya uygun olmalıdır. Yapabileceği her hizmeti yapmalıdır. Kocasına güzelliği ile öğünmemelidir. Kocasından gördüğü iyiliğe şükürsüz olmamalıdır. <Senden ne gördüm?> dememelidir. Sebepsiz yere alış veriş ettirmemeli ve boşanmamalıdır. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi  vesellem) buyuruyor:

– Cehenneme baktım çoğunun kadın olduğunu gördüm. Ne için böyledir?  Dedim.

– Çok lânet ederler, kocalarına şükretmezler ve onlardan şikayet ederler dedi. (İhyau Ulumid-Dîn Cild-2, Hadis No: 252, Sayfa 150; Nura doğru Cild-2, Sayfa 958)

Bu Hadis-i şerifte cehennem ehlinin çoğunun kadınlar olduğunu söylüyor.

Hadis-i Şerif :

Cennette kadın soğuk havada sineğin bulunduğu  gibi bulunur. (Hacı Muhammed Bilâl-i Nadir hazretlerinin vaaz bandından  alınmıştır.)

Hadis-i Şerif :

“Cennette bir insana bu dünya hatun’undan  iki tane verilir.” (Ramuz’ul Ehadis, Hadis No: 6313)

Bu Hadise göre de  kadınlar erkeklerin  iki misli cennete girecek. Böyle birbirini nakseden hadisler vardır.

Şeyh Muhiddîn-i Arabî Hazretleri istidracında şöyle buyuruyor :

En sonunda Müslümanlar zafer kazanır kafirler kaybeder. Müslümanların zafer kazanmasına, kafirlerin kaybetmesine sebep yine kadınlardır. Kafir kadınlarının iffetlerini muhafaza etmezler, başka erkeklerle temas ederler. Ondan çocukları olur, o çocuklar pic olur. Allah’u tealâ  onları yeryüzünden temizlemek ister. Allah’u teâlâ  o kafirlere lânet eder. Müslüman kadınları iffetli ve namuslu olup kocalarından başka erkeklerle temas etmezler; doğan çocuklar temiz olur. En sonun da Müslümanların zaferi kazanmasına sebep, Müslüman kadınları iffet ve namuslarını muhafaza eder; doğan çocuklar temiz olur. Allah’ü Tealâ o sebepten o kavme merhamet eder. Kafirlerin  harbi kaybetmesine  sebep, yine kadınlardır. Bir memlekete küfür kadınların eli ile gelir. İslamiyette kadınların eli ile gelir. Bir memlekette Allah’ü Tealâ islâmiyeti, dîni mübin-i bir erkeğin eli ile meydana çıkarır. Onun  ilk yardımcısı erkek olmaz, kadın olur. İlk kendini tanıyanlar erkek olmaz, kadın olur. Kendini her yere tanıtanlar, erkek olmaz, kadın olur.

Bir memlekette küfürde kadınların eli ile gelir. Bir erkek her ne olursa olsun, hakiki, iffetli olur. Kadınlar namussuz olur, kendini teşhir ederse, bütün erkekleri yoldan çıkartır. Diğer bir açıdan bakarsan bir pavyonda veya benzeri kötü yerlerde çalışan kadının sayısı çok azdır. Amma onlara uyan erkeğin sayısı çok fazladır. Yoldan çıkaran kadın az ama yoldan çıkmaya heveslenen erkek çoktur.

Yine Allah’ü Tealâ kadınların kalbini yumuşak ve merhametli yaratmış. Bunu umumî açıdan ele alırsan böyledir. Hasılı iyiler ve kötüler kadınlarda da çok, erkeklerde de çoktur.

Allah’ü Tealâ her şeyi çift yaratmıştır. (Sure-i Nebe, Ayet 8; Sure-i Zariyat, Ayet 49)

Gece ile gündüz, kış ile yaz, soğuk ile sıcak, dişi ile erkek çift olduğu gibi İslâmiyeti yürütmede de çifttir. Eğer peygamberimizin ilk yardımcısı Hazreti Hatice validemiz olmasa idi, bu İslâmiyet çok zor ve çok geç meydana çıkardı. (Kütüb-i Sitte Cild- 13 Sayfa 41; Siyer-i Nebi, Cild-2, Sayfa 236 )

Mûsâ (Aleyhis-Selâm)’ya Şuayb (Aleyhis-Selâm)’ın kızları sahip çıkıp onu tanıtmasa, Mûsâ (Aleyhis-Selâm) İslâmiyeti yaymada çok güçlük çekerdi. İbrahim (Aleyhis-Selâm)’ın yanı sıra Sâra validemiz kendini ateşe atıp iman ederek destek olmasa idi; İbrahim (Aleyhis-Selâm) bu Dîn-i Mübini çok geç ve zor yayardı. Bütün evliyalarda böyledir.

 

14- “Ey nâs ! Kadınlar yanınızda yardıma muhtaç yaratıklardır. Allah’ın emaneti ile aldınız. Onların ferclerini Allah’ın kelimesi ile kendinize  helâl yaptınız: Ne var ki, Sizin onların üzerinde haklarınız vardır. Onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin onlar üzerinde haklarınız:

Yatağınızı kimseye çiğnetmemeleridir. Maruf (dine uygun) olan hususlarda size baş kaldırmamalarıdır. Bunu yaparlarsa (haklarınıza riayet ederlerse) onları maruf ölçüler dahilinde yedireceksiniz, giydireceksiniz.”

(Ramuz’ul Ehadis, Hadis No: 2164; Sünen-i İbn-i Mâce, Cild-5, Hadis No: 1851; Tenbihul Gafiliyn Sayfa 601)

 

15- “Ey Kızım ! Beni hak peygamber olarak gönderenin hakkı için eğer Ali’yi hoşnut etmeden ölecek olsaydın; Senin namazını kılmazdım.

Sonra şöyle buyurdu:

Ey Kızım!  Bilmiyormusun ki; Kocanın rızası Allah’ın rızasıdır. Kocanın dargınlığı Allah’ın dargınlığıdır.

Ey kızım! Hangi kadın olursa olsun; İmran kızı Meryem’in ettiği ibadet kadar ibadet edecek olsa, ama kocası kendisinden hoşnut olmasa, Allah onun hiçbir ibadetini kabul buyurmaz.

Ey Kızım! Kadınların en faziletli ibadeti kocasına itaattır. Bundan sonra kadın için en faziletli ibadet ip büküp, örgü işi yapmaktır.

Ey kızım! Bir kadının büküp örme işinde bir saat kalması; onun  için bir senelik ibadetten hayırlıdır. Kadınların dokuyup ördüğü her elbiseden onlar için bir şehid sevabı vardır.

Ey Kızım! Bir kadın için dokuyup ta kocasına, çocuklarına giydirdiği bir elbiseden ötürü cennete girmek vacip olur. Onun örüp dokuduğunu giyen kimselerin sayısı kadar cennet içinde kendisine bir şehir verilir.” (Dürret’ül – Vaizin, Cild-1, Sayfa 222-223)

 

16- Atâ, İbn-i Ömer (Radiyallahu anhü) den naklen şöyle anlatır:

“- Bir kadın, Resulullah (Sallallahu aleyhi vesellem)’in huzuruna geldi ve sordu:

– Yâ Resûlullah! Erkeğin kadını üzerindeki hakkı nedir?

Resûlullah (Sallallahu aleyhi vesellem) anlattı:

– Bir binek üzerinde olsa dahi kendini kocasına teslim etmekten kaçınmamalıdır.

Kocasının izni olmadan, bir gün bile olsa (nafile) oruç tutmamalıdır. (Ramazan orucu hariç). Şayet orucu tutarsa, mükafatı kocasının olur; günahı da kendisine kalır.

Evinden izinsiz  dışarı çıkmamalı. Şayet izinsiz  çıkarsa, dönüp  elini kocasının elinin üzerine koyup “istediğini yap!” deyinceye kadar, rahmet melekleri ve azap melekleri ona lânet okurlar.

Bir kadın namaz kıldığı zaman, kocasına dua etmezse, kocasına dua edinceye kadar namazı reddolunur.” (Tenbihül Gafilîyn, Sayfa 601)

 

17- Kâtâde (Radiyallahu anhü) şöyle anlatır:

– Resûlullah (Sallallahu aleyhi vesellem), Mina’da iken, bir hutbesinde şöyle hitap etmişti :

“- Ey insanlar! Sizin kadınlarınızda  hakkınız olduğu gibi, Onların da siz de hakkı var….

Sizin onlarda ki hakkınız :

Yatak hakkınızı korumalarıdır. Sevmediğiniz kimseyi evinize koymamalarıdır. Açıktan bir kötülük yapmamalarıdır. Şayet yaparlarsa, sakatlamıyacak şekilde, onları dövmeyi Allah size helâl kılmıştır.

Onların sizdeki hakkı ise:

Giyimleridir, bir de güzel geçimleridir.” (Tenbihul-Ğafilîyn, Sayfa 601)

18- “Zevcin zevcesi üzerindeki hakları şöyledir:

Bir deve tekiltisi üzerinde bulunsa bile kendi nefsini zevcinden men etmesin. Ondan izinsiz Ramazan’ın dışında bir gün (bile) oruç tutmasın. Kocasından habersiz bir yere gitmesin. (Sevap umarken günaha batmasın) Buyurdu ki:

……Eğer bir hanım  zevcinin evinden kaçarsa  evine dönüp dilediğini yap demedikçe  namazı kabul olmaz. Yine buyurdu ki:

– Bir kadın beş vakit namazını kılsa, bir ay orucunu tutsa, kendini namahremden korusa  ve kocasına itaat etse, cennet-i Alâ’ya girer.”

[Marifetnâme  Sayfa 1089; Nura doğru, Cild-2, Sayfa 959;  Sünbenü Ebû Davud, Cild -8, Hadis No:2141; Kütüb-i Site  Cild-10, Hadis No:3295-3297; İhyau Ulumid-Dîyn Cild-2, Hadis No:247, Sayfa 148; Muhtarul Ehadisin Nebeviye Hadis No:108, Sayfa 112; Kırk mevzuda kırk hadis Hadis No:18, Sayfa 478; İmadiyel İslâm, Sayfa 105; Sünen-i Tirmizi Cild-2, Hadis No: 1170: Tam ilmihal (Saadeti ebediye) Sayfa 598 ; El uhudu’l Kübra (İmam-ı Şâ’rani)   Sayfa 404; Seçme hadisler, Hadis No:85, Sayfa 186]

19- Erkeklere verilmeyen üç haslet kadınlara verilmiştir.

a) Kadınların hayız görmesi, sevabı,

b) Kadınların çocuk doğurması sevabı,

c)  Kadınların eşlerine mutî olması sevabı,

 

a)  Kadınların hayız görme sevabı:

Bir kadın hayızlı olduğunda, namaz vakitlerinde zikrullah ve istiğfarı terk etmezse, kaç gün hayız görürse her günü için divanına (Amel defterine) kırk şehid sevabı yazılır.

b) Bir kadın hamile olduğu zaman hamlini vaz edince (doğum yapınca) kaç gün nifas hali olursa, her günü için divanına (Amel defterine) elli şehid sevabı yazılır.

c) Bir kadın kocasına mutî olmazsa, yani eşi kadınından  razı olmazsa, Allah’u teala o kadından razı olmaz. Hatta Melâikeler gibi ibadet etmiş olsa da Allah’u teala o kadından razı olmaz

Herhangi bir kadın, beş vakit namazını kılsa, kocasına da mutî olsa, O kadına cennetin sekiz kapısı açılır. Hangi kapıdan isterse girer. Hatta kocasından on bin yıl önce cennete girer. (Yukarda ki yazı İmadiyel İslâm kitabının Osmanlıca orijinal’inden sadeleştirilerek alınmıştır.)

20- “Kocası yanında olan kadının  onun  izni olmadan nafile oruç tutması, yahut onun  izni olmadan birini eve alması helâl olmaz. Onun  emri olmadan infak ettiği (cömertlik) şeyin karşılığında alınacak ecrin (sevabın) yarısı ona verilir. [Ramuz’ul Ehadis Hadis No:6041; Seçme hadisler, Hadis No: 92, Sayfa No: 190; Riyazüs –Salihiyn (Aslı ve tercümesi), Hadis No: 282, Sayfa 232 ]

21- Hazreti Cabir  (Radiyallahu anhü) ‘in  bir rivayeti şöyle :

– Üç kişinin namazı kabul edilmez ve hiçbir hayırları semaya yükseltilmez.

a) Geri dönünceye kadar kaçan köle :

b) Ayılıncaya kadar sarhoş,

c) Razı edinceye kadar, kocasını darıltan kadın. (Kütüb-i Site, Cild-10, Sayfa 67)

22- “Hangi kadın olursa olsun kocasının yüzüne asık yüzle bakar onu kedere boğarsa …kocasının yüzüne gülüp onu neşelendirinceye kadar  Allah’ın dargınlığındadır.” [Dürret’ül Vaizin, Cild-1, Sayfa  222; Riyazüs-Salihiyn (Aslı ve tercümesi) Hadis No: 281, Sayfa 232 ve  Hadis No: 1746, Sayfa 1022]

23- Taberâni merfuan şu hadis-i rivayet eder. Eefendimiz (Sallallahu aleyhi vesellem)  :

– Cennete girecek kadınlarınızı size haber vereyim mi? Buyurur. Ashab:

– Haber ver Ey Allah’ın Resûlü! derler. Efendimiz :

– Genç, doğurucu bir kadın (sebepsiz) gücendirildiğinde  veya ona kötü davranıldığında veyahut kendisine kocası kızdığında gazaba gelen kocasına: “İşte elim elindedir, sen memnun kalmadıkça uyumuyacağım” diye efendisinin gönlünü alan  kadınlardır, buyurdu. [El Uhudul Kübra  (İmam-ı Şa’rani ) Sayfa 404]

24- BEZZAZ güzel senedlerle ve İbn-i Hibban rivayet ediyor. Adamın biri (Sallallahu aleyhi vesellem) efendimize  kızı ile birlikte gelir.

– Kızım evlenmek istemiyor diye şikayette bulunur. Efendimiz  kızar:

– Babana karşı saygılı ve itaatli ol, buyurur: Kız Efendimize:

– Seni Hak Peygamber olarak gönderene yemin ederim ki, Ben bir erkeğin eşi üzerinde ne gibi bir hakkı olduğunu öğrenmeden hiçbir vakit evlenmeyeceğim, der. Efendimiz şöyle cevap verir:

– Bir erkeğin eşinde olan hakkı şudur ki,  erkeğinin üzerinde bir çıban yarası olsa, bunu dili ile yalasa, bu yaradan kötü koku koklasa, ağzını kana bulayıp bu yaranın kanını yutsa da, bütün bu davranışı ile  erkeğinin hakkını ödeyemez

Kız şöyle der:

– Seni Hak Peygamber olarak gönderene yemin ederim ki, hiçbir zaman evlenmeyeceğim. Bunun  üzerine Efendimiz (Kızın babasına) :

– Kızlarınızı rıza ve izinleri olmadıkça evlendirmeyiniz, buyurdu. [İmam-ı Şa’rani (El Uhudul Kübra) Sayfa 404]

25- NESEİ ve BEZZAZ merfuan şu hadis-i rivayet ederler:

Kocasına muhtaç olduğu halde, ona şükürde bulunmayan bir kadına, Hak Teâlâ  (Rahmet nazarı ) ile bakmaz. [İmam-ı Şa’rani (El Uhudul Kübra) Sayfa 405]

26- Yararlı bir kadın, yararsız bir erkekten  hayırlıdır.

Hangi kadın olursa olsun; kocasına yedi gün hizmet ederse… yedi cehennem kapısı ona kapanır; Sekiz cennet kapısı onun için açılır. Bu cennet kapılarından hangisinden isterse hesab vermeden girer. (Dürret’ül Vaizin, Cild-1, Sayfa 218)

 

27- İbn-i Mace merfuan şu hadisi rivayet eder:

“Adamın biri karısından kırmızı dağdan siyah dağa, sonra da siyah dağdan kırmızı dağa gidip gelmesini  istese, bu gidilecek dağlar ne kadar dik ve sarp olsa da, kocasının emrini yerine getirmesi icab eder.” [El Uhud’ul Kübra (İmam-ı Şa’rani) sayfa 404]

28- Zevci (Kocası) kendinden razı olarak ölmüş olan her kadın cennete girecektir. [Kütüb-i Site  Cild-10, Hadis No: 3294; Sünen-i İbn-i Mace, Cild-5, Hadis No: 1854; İhyau Ulumid-Dîn, Cild-2, Hadis No:245, Sayfa 147;  Nura Doğru Cild-2, Hadis No:4, Sayfa 971; Riyazüs Salihiyn (Aslı ve tercümesi) Hadis No:286, Sayfa 233; El Uhud’ul Kübra (İmam-ı Şa’rani) Sayfa 403]

29- İbn-i Hibban rivayet ediyor:

“Beş vakit namazı  kılan, edep yerini koruyan, eşine saygılı ve itaatlı olan bir kadın, istediği her hangi bir kapıdan cennete girebilir.” [El Uhudul Kübra (İmam-ı Şa’rani) Sayfa 404; Tenbihul Gafilîn Sayfa 601]

 

30- Ümmü Seleme (Radiyallahu anha)’den Resûl-u Ekrem  (Sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur:

“Kendisinden kocası razı olduğu halde ölen  her (Müslüman) kadın cennete girer.” (Seçme Hadisler, Hadis No: 93, Sayfa 191)

 

31- “Onlar hamile olur, çocuk doğurur, emzirir, yavrularına karşı son derece şefkatli ve merhametlidirler. Eğer kocalarına karşi küfrân-ı ni’mette bulunmasalar, namaz kılanları hemen cennete giderdi.” (Nura doğru, Cild-2, Sayfa 961; İhyau Ulumid-Dîn, Cild-2, Hadis No:248, Sayfa 148)

 

32-“Mi’raca çıkarıldığım gece bazı kadınları şiddetli azab içinde görmüştüm; onları hatırladım, ağladım.” (Dürret’

ül-Vaizin, Cild-1, Sayfa 219)

 

33- Kadın, kocası evinden ifsatçı olmamak şartı ile sadaka verirse:

a) Kendisine sadaka verdiği için,

b) Kocasına da, onu kazandığı için,

Ecir (sevap) yazılır. Bekcisi de aynı ecri alır. Bunlardan birine verilen ecir, diğerinin ecrini eksiltmez. (Muhtar’ul Ehadisin Nebeviyye, Hadis No: 78, Sayfa 97)

34- Aişe (Radiyallahu anha) ‘den Rasûlullah (Sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu, dediği rivayet edilmiştir:

– Ev kadını, evinin taamından israf etmeyerek (örf adete göre ailesine, misafirlerine) infak ve ikram ettiğinde, bu infak ile me’cur (ecir ve sevap verilir) olunur. Bu malı kazandığı cihetle de zevci, muhafaza ettiği için hizmetcisi bir o kadar sevap kazanır. Bunların sevabı öbürlerinin sevabından hiçbir şey eksiltmez (Sahih-i Buhari, Tectid-i sarih Cild-5, Hadis No:704)  

 

35- Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) buyuruyor ki:

– Kocasının müsaadesi olmadan evinden yedirmek, kadına helal değildir. Ancak bozulup çürüyecek yaş (meyve) ve yemekler müstesnadır. Şayet kocasının müsaadesi ile yedirir ise, kocasının sevabı kadar sevap alır. Müsaadesi olmadan yedirecek olursa, günahı kendisine sevabı ise kocasına ait olur.” (Nura doğru, Cild-2, Sayfa 965; Muhtar’ul Ehadisin Nebeviyye  Hadis No: 524; Kütüb-i Sitte, Cild-16, Hadis No: 5792,5793; Cild-17, Hadis No: 6730; İhyau Ulumid-Dîn, Cild-2, Hadis No:257, Sayfa 153; Sahih-i Buhari, Cild-11, Hadis No:1818)

36- “Erkeğin karısı üzerinde hakkıdır ki:

a) Kocasının  yatağını terk etmeye,

b) Kocasının yeminli olduğu şeyde  uyar ola….

c) Evinden yalnız kocasının izni ile çıka.

d) Kocasının sevmediği kimseyi eve sokmaya…..” (Muhtar’ul Ehadisin Nebeviye, Hadis No: 525, Sayfa 315)

Kadının kocasına karşı görevleri..

Atalarımız “yuvayı dişi kuş yapar” demiştir. Bundan maksat, yalnızca evin maddî bakımdan dirlik düzenini sağlamak değildir. Hanım aynı zamanda ailenin moral değerlerini diri tutmak, ailede huzurun ve neşenin dâim olması için gayret göstermek durumundadır.

Şimdi, kadının vazifeleri, mükellefiyetleri, evde nasıl davranması icap ettiği, beyine karşı nasıl muamele etmesi gerektiğiyle ilgili hadis-i şeriflere bakalım:
Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet olunduğuna göre Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:”Kocasının izni olmadan (zevci huzurunda) bir kadının (nafile orucu tutması) ve yine müsadesi olmadan evine (herhangi bir kadın veya erkeğin girmesine) izin vermesi caiz olmaz.” (Riyazü’s-Salihin c.1/324)
İbni Ömer’in (r.a.) rivayetine göre Resûlullah (a.s.m.) şöyle buyurmuştur: “Ey kadınlar topluluğu, bol bol sadaka verin, çok çok istiğfar edin. Çünkü ben Cehennemliklerin çoğunun sizlerden olduğunu gördüm.’ “Bunun üzerine onların arasından iyi konuşan bir kadın, ‘Yâ Resûlullah, bizim neyimiz var ki, Cehennemliklerin çoğu bizden olmuş?’ diye sordu. “Peygamber (a.s.m.), ‘Çünkü siz fazla lanet eder ve kocalarınıza karşı nankörlük edersiniz. Ve akıl ve din bakımından eksik bir varlık bilmiyorum ki, akıllı olan bir erkeğe sizden daha fazla üstün gelebilsin?’ buyurdu.

“Kadın, ‘Yâ Resûlullah, din ve akıl bakımından eksiklik nedir?’ deyince, Peygamber (a.s.m.), ‘Akıl eksikliği bir erkeğin şahitliğine karşılık iki kadının şahit olmasıdır. Bu akıl eksikliğidir. Kadın [hayız v.b. sebepler yüzünden] günlerce namaz kılmaz ve Ramazan ayında oruç tutmaz. Bu da din eksikliğidir’ buyurdu.” (Müslim, İmân: 132)
Ümmü Seleme’den (r.a.) rivayete göre, Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz: “Herhangi bir kadın, kocası kendisinden razı olduğu halde ölürse Cennet’e girer” buyurmuştur. (Riyazü” Salihin, c.1/326)
Abdurrahman b. Avfdan (r.a.) Resûlullah’ın (s.a.v.) şöyle buyurduğu rivayet edildi: “Kadın beş vakit namazını kılar, ramazan orucunu tutar, namusunu korur ve kocasına itaat ederse, ona: Cennetin hangi kapısından dilersen oradan gir, denilir.” (Tergib ve Terhib, c.4/214-14)

Bu hadis-i şeriflerin ışığında, kadının uyması gereken muaşeret esaslarını hatırlayalım:
� Kadın kocasına itaat etmelidir. Kocaya itaat ve kocanın haklarına riâyet etme hususunda Cenâb-ı Hak meâlen şöyle buyurmaktadır: “Cenâb-ı Hakkın, erkekleri kadınlardan üstün tutması ve mallarını infak etmeleri yüzünden onlar, kadınlar üzerine reisdirler. Saliha kadınlar, Allah’a itaat ve tenhâ kaldıktan halde bile Allah’ın hıfziyle kocalarının haklarına riâyet edenlerdir.” (Nisa sûresi/34)
Bu hususla ilgili şu hadis-i şerife bakalım:

Ebû Hüreyre (r.a.) Peygamber Efendimizin (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Bir kimsenin bir kimseye secde etmesini emredecek olsaydım, herhalde kadının kocasına secde etmesini emrederdim.” (R-Salihin c. 1/325)
� Kadın, aile sırlarını kimseye söylememelidir. Şüphesiz bu hususa evin reisi de riâyet etmelidir, ama bu hususa bilhassa kadınlar dikkat etmelidirler. Çünkü onlar bir araya geldiklerinde, sanki normalmiş gibi birbirlerine en mahrem meseleleri dahi söyleyebilmektedirler.

� Kadın, evden dışarı çıkarken koku sürmemeli, süslenmemeli, dikkat çekici bir şekilde giyinmemelidir. Koku sürünerek dışarı çıkmayla ilgili şu hadis-i şerife bakalım: Ebû Musa’dan (r.a.) Nebi’nin (s.a.v.): “Her göz zina eder. Bir kadın güzel kokular sürünüp de erkeklerin bulunduğu yere uğrarsa zina etmiş olur” buyurduğu rivayet edildi, (a.g.e., c. 4/278)
� Kadının kocasının izni olmadan nafile oruç tutması, kocasının rızâsı olmadan çarşı-pazara çıkması, komşu ziyaretlerine gitmesi caiz değildir. Kadın her yerde ve her zaman kocasının şerefine, namusuna sahip çıkmalı, kocasının malını korumalıdır.

� Kadın kocasına karşı sesini yükseltmemeli, her zaman tatlı dilli, güler yüzlü olmaya çalışmalıdır. Eve yorgun-argın gelen evin erkeği, güler yüzle karşılanmak ister.
� Kadın kocasının eve döneceği saatlerde kendisine çekidüzen vermeli, ev işi yaparken giydiği kıyafeti değiştirmeli, en güzel kıyafetini giymelidir. Maalesef günümüzde bu hususa pek dikkat edilmemektedir. Kadın kocasının yanına, evi silip süpürürken giydiği kıyafetle çıkarken, birlikte ev gezmesine gittiklerinde en güzel elbisesini giymektedir. Halbuki kadın gezmeye giderken gösterdiği hassasiyeti kocasının yanında da göstermelidir.

� Kadın kocasının akrabaları ve misafirleri geldiğinde, onlara yemek yapmalı, “yüz ağartmalı”dır. Onun bu şekilde “misafirperverliği” kocasını çok memnun edecektir.
� Kadın, kocasının nazarının yalnız kendi üzerinde olması için gayret göstermeli, kocasına karşı soğuk ve itici davranmamalıdır.
Karşılıklı hoşgörü ve nezaket
Karı-koca karşılıklı olarak birbirlerine hoşgörülü davranmalı, nazikâne şekilde hitap edip, zerafet ölçüsünde muamele etmelidirler.
Birbirlerine karşı; “Efendi”, “Bey”; “hatun”, “hanım” gibi nazikane ifadelerle hitap etmelidirler. Bizde yerleşmiş örfe göre, erkek yabancıların yanında hanımının isminden bahsetmez. Hanımından bahse mecbur kaldığı yerde; “refikam”, “ayalim”, “çocuklarımın anası”, v.b. gibi ifadeler kullanır. Hanım da kocasından bahsederken; “Bizim Bey”, “Bizimki”, “Bizim Efendi” gibi tâbirler kullanır.

� Karı-kocanın birbirlerini kıskanmaları gayet normaldir. Kıskançlıkla ilgili şu hadis-i şerife bakalım: Muğiyre’den (r.a.): “Bir kere Sa’d b. Ubade: ‘Karımın yanında bir erkek görürsem hiç aman vermeden onu kılıcımın keskin ağzı ile vurur tepelerim’ demişti.
“Bunun üzerine Peygamber Efendimiz mecliste bulunanlara: “Sa’d’ın bu kıskançlığına şaşıyor musunuz? Allah’a yemin ederim ki, ben ondan daha kıskancım. Allah’ın kıskançlığı da benimkinden çoktur. Bunun içindir ki -gizli olsun, açık olsun- fuhuş ve kötü şeyleri yasaklamıştır. Cenâb-ı Allah kadar kullarını seven hiç kimse yoktur. Bunun içindir ki, insanları uyaran ve müjdeleyen Peygamberler göndermiştir. Allah kadar iyilik etmeyi seven de yoktur. Bunun içindir ki, kullarına cenneti va’d buyurmuştur’ dedi.” (Hayatü’s-Sahabe, c.3/274)

Hz. Ali de (r.a.) kıskanmayanları kınayarak şöyle demiştir: “İşittiğime göre kadınlarınız çarşı ve pazarlarda erkekler arasında gezip dolaşıyorlar. Sizde kıskançlık duygusu yok mu? Şunu bilin ki kıskanmayan kimsede hayır yoktur.” (a.g.e., c.3/276)
� Karı-koca eve geldiklerinde selâm vererek ve dua ederek çocuklarına örnek olmalıdırlar. Selâm ve dua ile ilgili hadis-i şeriflerden bazılarına bakalım: Enes b. Mâlik (r.a.) der ki: Resûlullah (s.a.v) bana: “Oğlum ailenin yanına girdiğinde selâm ver ki, sana ve ailene bereket olsun” buyurdu. (Tergib ve Terhib, c.3/462)

� Karı-koca işte bu şekilde eve girerken, yemek yerken, yatarken Allah’ın adını anarak, selâm vererek, dua ederek; hem şeytanlardan Allah’a sığınmak, hem de Allah’tan hayırlar niyaz etmelidirler.
Karı-koca, şeytandan Allah’a sığınırken, aynı zamanda Allahu Teâlâ’nın mutî (itaatkâr) kulları olan melekleri de evlerinde ağırlamalıdırlar. Bunun için de meleklerin eve girmesine mâni olacak hallerden sakınmalıdırlar. Meselâ, resim olan eve melek girmez. Bunu bilerek, ona göre hareket etmelidirler.
Hz. Ebû Hüreyre (r.a.) Peygamber Efendimizin (s.a.v.) bu hususta şöyle buyurduğunu nakletmektedir: “İçinde resim veya heykel gibi bir şey olan eve melâike girmez.” (Ramûz, c.2/470-8)

İslâmî şuura sahip karı-koca, birbirlerinin haklarına riâyet edecek, İslâmî ölçüleri göz önünde bulunduracak ve bunun neticesinde hem kendileri mesut olacak, hem de çocuklarını huzurlu bir atmosferde büyüteceklerdir. Bunun için de her ikisi de dindarlıkta birbirlerini örnek almalıdırlar. Saadetin temel şartı budur.
Karı-koca arasındaki, sevgi ve hoşgörü, ancak İslâmî şuur ve âdapla gerçekleşir. Onun ötesindeki sevgi, arizî (geçici) ve yapmacık bir sevgidir. O nevi sevgilerin ömrü, çok kısadır. Halbuki, dindar karı-kocalar arasındaki sevgi gerçek mânâda sonsuzdur. Zira o sevginin asıl meyvesi, ebedî hayatta ortaya çıkacak, o dindar karı-koca Cennette ebedîyyen bir arada olacaklardır

ERKEGIN HANIMI ÜZERINDEKI HAKKI


Sual: Erkeğin hanımı üstündeki hakkı nedir?
CEVAP
Erkeğin de hanımı üzerinde hakkı çoktur. Kadın kocası ile iyi geçinmelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kadının cihadı, kocası ile iyi geçinmektir.) [Taberani]

Bir kadın, kocasını güzel karşılar, güzel sözler söyleyerek hoşnutluğunu kazanmaya çalışırdı. Peygamber efendimiz aleyhisselam, kadının bu hareketinden dolayı kocasına buyurdu ki:
(Hanımına selam söyle, yarı şehid sevabına kavuştuğunu haber ver!) [Şir’a]

Kadınların Cennete girmeleri erkeklere göre daha kolaydır. Bir hadis-i şerif meali:
(Kadın, beş vakit namazı kılar, orucunu tutar, kendini yabancılardan korur ve kocasına muti olursa, Cennete girer.) [İbni Hibban]

Erkeğini razı eden kadın için korku yoktur. İki hadis-i şerif meali şöyledir:
(Kocası razı olduğu halde ölen kadın Cennete girer.)
[Tirmizi]

(Kocasına muhabbet gösteren, çocuk doğuran, öfkelendiği an veya kocası kendine kızdığı zaman, kocasını razı edinceye kadar uyumayan kadın Cennetliktir.)
[Taberani]

Kadına ziynet eşyası mubahtır. Ziynet almak için kocasını müşkül duruma düşürmemeli, yabancılara ziynetlerini göstermemelidir! Böyle olunca ziynetleri Cennete girmelerine mani olmaz. Bir hadis-i şerif meali:
(Cennette kadınların az olduğunu gördüm. Sebebini sordum. “Onları altın ve ziynet eşyası meşgul etti” dediler.) [İ. Ahmed]

Kocasına, elinden geldiği kadar güler yüzlü davranıp, sevgi göstermeli, dili ile de onu incitmemelidir. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Kıyamette Allahü teâlâ, kocasına dili ile eziyet eden kadının dilini 70 arşın uzun yapıp, boynuna dolar. Kocasına kötü gözle bakan kadını da başı kesik ve bedeni parçalanmış hale çevirir.) [Şir’a]

(Senden ne gördüm) diyerek küfran-ı nimette bulunmamalıdır! İki hadis-i şerif meali şöyledir:
(Eğer kocalarına karşı küfran-ı nimette bulunmasalar, namaz kılanlar hemen Cennete girerdi.) [Şir’a]

(Cehennem halkının ekseriyetini kadınların teşkil ettiğini gördüm. Sebebi de, çok lanet ederler ve kocalarına karşı küfran-ı nimette bulunurlar.)
[Buhari]

Kocasına bir iyilik yapmışsa, başına kakmamalıdır. Yeme ve giyme gibi hususlarda kocasını üzmemeli, yapamayacağı şeyi ondan istememelidir! Kocasının şerefini korumalı, her işte onun rızasını kazanıp gönlünü hoş etmeye çalışmalıdır! Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Kocanın hanımı üzerindeki hakkı, benim sizin üzerinizdeki hakkım gibidir. O halde kocasının hakkını gözetmeyen, Allahü teâlânın hakkını gözetmemiş olur.) [Şir’a]

Kadın, kocasını üzmemelidir.
Bir gün Hazret-i Fatıma, ağlayarak babasının huzuruna geldi. Resulullah efendimiz buyurdu ki:
– Ya Fatıma, niçin ağlıyorsun?
– Kasıtsız söylediğim bir sözden Ali bana kızdı. Özür diledim. Fakat onu üzdüğüm için ağlıyorum.
– Kızım, bilmez misin, Allahü teâlânın rızası kocanın rızasına bağlıdır. Ne mutlu o kadına ki daima kocasının rızasını arar, kocası ondan razı olur. Kadınlar için en üstün ibadet, kocasına itaattir. Erkek, hanımından razı olunca, o kadın istediği kapıdan Cennete girmeye hak kazanır. Kocasını üzen kadın, onu razı edinceye kadar, Allahü teâlânın lanetinde olur.)
[R. Nasıhin]

Koca hakkına riayet, kadına cihad etmiş gibi sevap kazandırır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Koca hakkına riayet, Allah yolunda cihad etmek gibidir.) [Taberani]

(Kadın, kocasından izinsiz olarak nafile oruç tutamaz. Eğer tutarsa, aç ve susuz kalmış olur, sevap kazanamaz. Kocasından izinsiz evinden dışarı çıkamaz. Çıkarsa, gökteki melekler, geri evine dönünceye kadar ona lanet eder.)
[Taberani]

(Bir erkek, ihtiyacı için hanımını çağırsa, kadın tandır başında olsa da, hemen ihtiyacına cevap versin!)
[Tirmizi]

(Kocası çağırdığı halde yatağa gelmeyen kadına melekler sabaha kadar lanet eder.)
[Buhari]

(İzinsiz evden çıkan kadına, kocası razı oluncaya kadar, güneşin ve ayın doğduğu her şey lanet eder.)
[Deylemi]

(Kadın, kocasından izinsiz
[ana, baba, kardeşleri dahil] hiç kimseyi evine alamaz, nafile namaz kılamaz.) [Taberani]

(Kadınlarınızı süslü giyinmekten men ediniz! Beni İsrail kadınları süslü giyinip camiye gururlanarak yürüdükleri için lanetlenmişlerdir.)
[İbni Mace]

(Kocası razı oluncaya kadar, kadının namazları ve hiçbir iyiliği kabul olmaz.)
[Taberani]

(Kadının namazları kabul olmaz) demek, namaz borcundan kurtulur, fakat namaz kılmakla meydana gelecek büyük sevaba kavuşamaz demektir. Namazı boşa gider demek değildir.

Bir kadından kocası razı olmazsa, kadın, günahının cezasını çektikten sonra, Cennete girer. Cennete sadece kâfirler girmez. Müslümanın günahı çok olsa da, sonunda mutlaka Cennete girer.

Karı koca iyi geçinip, birbirlerinin rızalarını almaya çalışmalıdır.

Koca hakkı Sual: Erkeğin hanımı üstündeki hakkı nedir? CEVAP Erkeğin de hanımı üzerinde hakkı çoktur. Kadın kocası ile iyi geçinmelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Kadının cihadı, kocası ile iyi geçinmektir.) [Taberani] Bir kadın, kocasını güzel karşılar, güzel sözler söyleyerek hoşnutluğunu kazanmaya çalışırdı. Peygamber efendimiz aleyhisselam, kadının bu hareketinden dolayı kocasına buyurdu ki: (Hanımına selam söyle, yarı şehid sevabına kavuştuğunu haber ver!) [Şir’a] Kadınların Cennete girmeleri erkeklere göre daha kolaydır. Bir hadis-i şerif meali: (Kadın, beş vakit namazı kılar, orucunu tutar, kendini yabancılardan korur ve kocasına muti olursa, Cennete girer.) [İbni Hibban] Erkeğini razı eden kadın için korku yoktur. İki hadis-i şerif meali şöyledir: (Kocası razı olduğu halde ölen kadın Cennete girer.) [Tirmizi] (Kocasına muhabbet gösteren, çocuk doğuran, öfkelendiği an veya kocası kendine kızdığı zaman, kocasını razı edinceye kadar uyumayan kadın Cennetliktir.) [Taberani] Kadına ziynet eşyası mubahtır. Ziynet almak için kocasını müşkül duruma düşürmemeli, yabancılara ziynetlerini göstermemelidir! Böyle olunca ziynetleri Cennete girmelerine mani olmaz. Bir hadis-i şerif meali: (Cennette kadınların az olduğunu gördüm. Sebebini sordum. “Onları altın ve ziynet eşyası meşgul etti” dediler.) [İ. Ahmed] Kocasına, elinden geldiği kadar güler yüzlü davranıp, sevgi göstermeli, dili ile de onu incitmemelidir. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: (Kıyamette Allahü teâlâ, kocasına dili ile eziyet eden kadının dilini 70 arşın uzun yapıp, boynuna dolar. Kocasına kötü gözle bakan kadını da başı kesik ve bedeni parçalanmış hale çevirir.) [Şir’a] (Senden ne gördüm) diyerek küfran-ı nimette bulunmamalıdır! İki hadis-i şerif meali şöyledir: (Eğer kocalarına karşı küfran-ı nimette bulunmasalar, namaz kılanlar hemen Cennete girerdi.) [Şir’a] (Cehennem halkının ekseriyetini kadınların teşkil ettiğini gördüm. Sebebi de, çok lanet ederler ve kocalarına karşı küfran-ı nimette bulunurlar.) [Buhari] Kocasına bir iyilik yapmışsa, başına kakmamalıdır. Yeme ve giyme gibi hususlarda kocasını üzmemeli, yapamayacağı şeyi ondan istememelidir! Kocasının şerefini korumalı, her işte onun rızasını kazanıp gönlünü hoş etmeye çalışmalıdır! Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: (Kocanın hanımı üzerindeki hakkı, benim sizin üzerinizdeki hakkım gibidir. O halde kocasının hakkını gözetmeyen, Allahü teâlânın hakkını gözetmemiş olur.) [Şir’a] Kadın, kocasını üzmemelidir. Bir gün Hazret-i Fatıma, ağlayarak babasının huzuruna geldi. Resulullah efendimiz buyurdu ki: – Ya Fatıma, niçin ağlıyorsun? – Kasıtsız söylediğim bir sözden Ali bana kızdı. Özür diledim. Fakat onu üzdüğüm için ağlıyorum. – Kızım, bilmez misin, Allahü teâlânın rızası kocanın rızasına bağlıdır. Ne mutlu o kadına ki daima kocasının rızasını arar, kocası ondan razı olur. Kadınlar için en üstün ibadet, kocasına itaattir. Erkek, hanımından razı olunca, o kadın istediği kapıdan Cennete girmeye hak kazanır. Kocasını üzen kadın, onu razı edinceye kadar, Allahü teâlânın lanetinde olur.) [R. Nasıhin] Koca hakkına riayet, kadına cihad etmiş gibi sevap kazandırır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Koca hakkına riayet, Allah yolunda cihad etmek gibidir.) [Taberani] (Kadın, kocasından izinsiz olarak nafile oruç tutamaz. Eğer tutarsa, aç ve susuz kalmış olur, sevap kazanamaz. Kocasından izinsiz evinden dışarı çıkamaz. Çıkarsa, gökteki melekler, geri evine dönünceye kadar ona lanet eder.) [Taberani] (Bir erkek, ihtiyacı için hanımını çağırsa, kadın tandır başında olsa da, hemen ihtiyacına cevap versin!) [Tirmizi] (Kocası çağırdığı halde yatağa gelmeyen kadına melekler sabaha kadar lanet eder.) [Buhari] (İzinsiz evden çıkan kadına, kocası razı oluncaya kadar, güneşin ve ayın doğduğu her şey lanet eder.) [Deylemi] (Kadın, kocasından izinsiz [ana, baba, kardeşleri dahil] hiç kimseyi evine alamaz, nafile namaz kılamaz.) [Taberani] (Kadınlarınızı süslü giyinmekten men ediniz! Beni İsrail kadınları süslü giyinip camiye gururlanarak yürüdükleri için lanetlenmişlerdir.) [İbni Mace] (Kocası razı oluncaya kadar, kadının namazları ve hiçbir iyiliği kabul olmaz.) [Taberani] (Kadının namazları kabul olmaz) demek, namaz borcundan kurtulur, fakat namaz kılmakla meydana gelecek büyük sevaba kavuşamaz demektir. Namazı boşa gider demek değildir. Bir kadından kocası razı olmazsa, kadın, günahının cezasını çektikten sonra, Cennete girer. Cennete sadece kâfirler girmez. Müslümanın günahı çok olsa da, sonunda mutlaka Cennete girer. Karı koca iyi geçinip, birbirlerinin rızalarını almaya çalışmalıdır.